1. Bölüm Ahir Zamanın En Büyük Fitnesi Deccal
Bu dünya hayatı,
iyilerle kötülerin, güzelliklerle çirkinliklerin ortaya çıktığı, insanların
yaptıklarıyla denendiği, iman edenlerin ve etmeyenlerin sınanıp imtihan
edildiği geçici bir mekandır. Tüm varlıkları ve bu imtihan ortamını yaratan
Yüce Allah, imtihanın bir gereği olarak her dönemde iman edenlere karşı inkar
eden, suçlu-günahkar bir düşman kılmıştır. Her dönemde peygamberlerin ve iman
edenlerin karşısına çıkan bu inkarcı, Peygamberimiz (sav)'in hadislerine göre,
Hz. İsa (a.s.)'ın tekrar yeryüzüne gelmesinin beklendiği, Hz. Mehdi (a.s.)'ın
ise zuhur edeceği dönemde, yani ahir zamanda gelecek olan "deccal"
olacaktır.
Ahir zamanda deccalin fitnesi çok büyük olacaktır... Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde deccal, ahir zamanda çıkacak olan en büyük negatif güç olarak tanıtılmıştır. Savaşların, tüm saldırganlıkların, fitne ve katliamların tek sebebi ahir zamanın fitnesi olan deccaldir.
Deccal Arapça
bir kelimedir, "decl" kökünden gelir. Sözlüklerde verilen manaya göre
deccal, "yalancı, hilekar; zihinleri, gönülleri, iyi ile kötüyü, hak ile
batılı karıştıran, bir şeyi yaldızlayıp gerçek yüzünü gizleyen, bucak bucak her
yeri dolaşan müfsid (nifak koyan, bozan, fenalaştıran) ve me'lun (lanetlenmiş,
kovulmuş)" bir varlıktır.
Peygamberimiz
(sav)'in hadislerinde deccal ahir zamanda (dünyanın son devirlerinde) ortaya
çıkacak en büyük negatif güç olarak haber verilmiştir. Ahir zaman gibi
olağanüstü olayların gerçekleştiği bir dönemde, zuhurunu Allah'ın izniyle pek
yakında göreceğimiz Hz. İsa (a.s.) ve Hz.
Mehdi (a.s.)'a düşmanlık yaparak tüm dünyaya şeytanın sistemini hakim etmeye
çalışacak olan deccal, tarihin belki de en şiddetli inkarcılarından biridir.
Nitekim Peygamberimiz (sav), deccalin fitnesinin büyüklüğünü şöyle tarif
etmiştir:
Adem'in
yaratılışından kıyamete kadar geçen zaman içerisinde deccalden daha büyük bir
hadise yoktur.1
Deccal
rivayetlere göre, doğruyu yanlış, yanlışı doğru; iyiyi kötü, kötüyü iyi
gösteren bir nifakçıdır. "Şüphesiz beraberinde bir cennet ve bir cehennem
(diye isimlendirdiği iki ırmak) bulunması da onun fitnesidir.
Aslında
cehennemi bir cennet olup, cenneti de bir cehennemdir..."2 hadisinde de belirtildiği gibi, onun iyi,
güzel, doğru diye çağırdığı her şey, insana felaket getirecek birer kötülüktür.
İnsanlara kötü gibi gösterdiği değerler ise aslında onların iyiliklerine ve
menfaatlerinedir. Ne var ki bazı insanlar, olayları Kuran ahlakına ve
Peygamberimiz (sav)'in sünnetine göre değerlendirmediklerinden, deccalin
kendilerini çağırdığı şeylere kanarak ona tabi olacak ve asıl tabi olmaları
gereken Allah'ın fıtratından gaflet içinde yüz çevireceklerdir. Bunun ne kadar
büyük bir hata olduğunu ise, deccalin oluşturduğu zulüm ortamı sayesinde
anlayacaklardır. Bu nedenledir ki, Peygamberimiz (sav) insanları uyarmış ve
deccalin kötü olarak gösterdiği şeyin iyi olduğunu bilerek hareket etmeleri
gerektiğini haber vermiştir:
Deccal çıkar. Beraberinde su ve ateş vardır. İnsanların su olarak gördüğü yakıcı bir ateştir. İnsanların ateş olarak gördükleri de soğuk ve tatlı bir sudur. Sizden her kim bunu idrak ederse ateşi tercih etsin; kendini ateşe atsın. Aslında o tatlı ve güzel bir sudur.3
İçinde
bulunduğumuz dönem, hadislerde bildirilen çok çeşitli alametlerden anlaşıldığı
üzere "ahir zaman"dır. Peygamberimiz (sav)'in hadislerinden
anlaşıldığı kadarıyla ahir zaman şu anda yaşanmaktadır ve Hz. İsa (a.s.)'ın
yeniden yeryüzüne gelişi ve Hz. Mehdi (a.s.)'ın zuhuru Allah'ın dilemesiyle, bu
dönemde beklenmektedir. Yine hadislerde haber verildiği gibi, yaşanan ahir
zaman içinde deccalin fitnesi de hissedilmekte, sevgisizlik, isyankarlık,
kötülük, ayrılık, çatışmalar ve bozgunculuk dünyanın her yanına yayılmaktadır.
İnsanların büyük bir kısmı deccalin fitnesine uymuşlar, güzel ahlaktan
uzaklaşmışlar, yeryüzünde inkara dayalı şeytani bir sistemi kabul etmişlerdir.
Deccalin fitnesi dünyanın her yerinde hissedilmekte sevgisizlik, çatışmalar ve bozgunculuk dünyanın her yanına yayılmaktadır.
Deccalin yaşadığımız ahir zamanda ideolojik yönden en büyük fitnesi ise Darwinizm olmuştur. 19. yüzyılın en büyük hurafesi olan Darwinist ideoloji, ilk başlarda tepki görse de, deccalin etkisiyle 20. yüzyılda toplumlara yayılmış, kitleleri peşinden sürüklemiş, pek çok taraftar toplamış, okul kitaplarına, bilimsel literatüre girmiştir. Büyük bir yalan olmasına, bilimsellik iddiası ile ortaya çıkıp bilimsel hiçbir delille desteklenmemesine rağmen, deccalin etkisiyle tüm dünyayı aldatmayı başarmıştır. Hadislerde bildirildiği gibi deccal'in etkisiyle insanlar, olmayan bir şeyi var kabul etmiş, bilimsellikle hiçbir ilgisi olmayan bir teoriyi "canlılığın kökenine dair bir açıklama" olarak benimsemişlerdir.
Deccal, insanları iyiyi kötü, kötüyü iyi göstererek aldatacak, her türlü kargaşaya zemin hazırlayacaktır.
Ahir zamanda deccalin fitnesi açlık, kıtlık ve ekonomik felaketler ile de kendini gösterecektir.
Çocuklar, ilk okul çağlarından itibaren okullarda Darwin'in
evrim teorisini okumaya başlamış, en çok izlenen Darwinizm yanlısı televizyon
kanalları evrime dair sahte senaryoları "bilimsel çalışma" olarak ön
plana çıkarmış, üniversite profesörleri bu sahtekarlığı canla başla savunur
hale gelmişlerdir. Bu, başlıbaşına batıl bir inanç sistemidir. Darwinizm, batıl
bir din olarak ortaya çıkmıştır; insanlar ise bu batıl dine körü körüne
inandırılmaya çalışılmış, inanmayanlar dışlanmış ve susturulmuşlardır. Evrim
teorisinin lehine hiçbir bilimsel delil yoktur. Olması da imkansızdır. Ama
Darwinizm sahte bir inanç sistemi olduğundan, evrim teorisi adına sürekli sahte
deliller üretilmekte, evrimi çürüten gerçek bilimsel deliller ise örtbas
edilmektedir. Bu sahtekarlığın boyutları gerçek anlamda çok büyüktür.
Darwinizm, Allah'ı inkara dayalı, sapkın, sahte bir inanç sistemi olmasıyla,
deccalin bilinen ve hadislere göre ahir zamanda beklenen büyük oyunudur.
Canlıların
tesadüfen meydana geldiğini iddia eden, insanın maymun ataları olduğunu
savunan, insanı yeryüzünde sorumsuz, başıboş bir hayvan olduğuna inandırmaya
çalışan, güçlü olanın zayıf olanı ezmesi gibi sapkın bir fikirle yola çıkarak
kitleleri katleden, savaşları başlatan, insanları küçük ve aşağılık gören bu
sahte inanç sistemi, deccalin en büyük oyunlarından biri olan Darwinizm'dir.
Fakat 150 yıldır süregelen bu oyun, 21. yüzyılın başları ile artık yıkıma
uğramış durumdadır. Deccalin oyunu bitmiştir. Deccal artık ölmüştür. Kitle
aldatmacası son bulmuştur. Batıl bir din gibi benimsenen bu ideoloji, Allah'ın
hak dini karşısında yerle bir olmuştur. Allah kuşkusuz Kendi dinini üstün
kılacak olandır. Yüce Rabbimiz bir ayetinde şöyle buyurur:
Allah,
suçlu-günahkarlar istemese de, hakkı (hak olarak) Kendi kelimeleriyle
gerçekleştirecektir. (Yunus Suresi, 82)
De ki: "Sizi inşa eden (yaratan), size kulak, gözler ve gönüller veren O'dur. |
Yüzyılın En
Sapkın Deccali Sistemi: Darwinizm
Bugün yeryüzünde
din karşıtı en büyük fitnelerden biri, materyalizm ve materyalizmden türeyen
çeşitli sapkın ideolojiler ve akımlardır. Tüm bu akımları kapsayan, hepsinin
sözde bilimsel çıkış ve dayanak noktası olan düşünce ise Darwinizm'dir.
Darwinizm, ortaya atıldığı tarihten itibaren materyalist ve din karşıtı
ideoloji ve akımların temeli haline gelmiş, bu ideolojileri savunanlar
tarafından adeta bir din haline getirilmiştir. Darwinizm'in, ahir zamanda
deccalin dini haline getirileceğine büyük İslam alimi Bediüzzaman Said Nursi
Hazretleri de şu açıklaması ile dikkat çekmiştir:
Tabiatçılık
(Darwinizm) ve materyalizm felsefesinden çıkan nemrudane (isyankar) bir akım,
ahir zamanda felsefe vasıtasıyla gittikçe yayılarak kuvvet bulur, ilahlık iddia
edecek bir dereceye çıkar.4 (Allah'ı tenzih
ederiz)
Savaş ve katliamları bir doğa kanunu haline getirmeye çalışan Darwinizm tarihin en sapkın ve en kanlı ideolojisidir.
Tam da
Bediüzzaman'ın "tabiatçılık (Darwinizm) ve materyalizm felsefesinden çıkan
nemrudane (isyankar) bir
akım" şeklinde ifade ettiği gibi, Darwinizm, doğaya müstakil bir güç
atfeden, tüm canlılığın kör tesadüflerin eseri olduğunu, yaratılmadığını iddia
eden (Allah'ı tenzih ederiz), insanları Allah'a imandan uzaklaştırmaya çalışan
bir öğretidir. Peygamber Efendimiz (sav)'in hadislerinin bir araya getirildiği
ve hadislerin açıklamalarının yer aldığı Kütüb-i
Sitte Muhtasarı Tercüme ve Şerhi isimli kitapta ise bu konu şöyle
yorumlanmıştır:
Deccal'in yol açtığı ahir zaman fitnesinin en bariz ve en mühim vasfı dine karşı olmasıdır. Ahir zamanda ortaya çıkacak bir kısım hümanist görüşler ve değerler, dinin yerini almaya çalışacaktır. Bu yeni din, insan üstünde mevcut her çeşit İlahi hakimiyeti kaldırmak için inkarı kendisine temel alır... Temel ilahı madde ve insan olan din dışı bir dindir.5 (Allah'ı tenzih ederiz.)
Darwinistler insana insan olarak değer vermezler. |
Darwinistler,
evrim teorisini her zaman için sahte delillerle bilimsel gösterme eğiliminde
olmuşlardır. Canlıların cansız maddelerden oluştuğunu ve evrimleşerek
geliştiğini, tüm canlı türlerinin birbirlerinden aşamalarla türediğini iddia
ederler. Ancak Darwinizm, bu iddiasının hiçbir aşamasını kanıtlayamamış, buna
rağmen bilimsel olarak lanse edilmeye devam edilmekte olan sapkın bir inanç
sistemidir. Darwinizm'e göre, bu hayali gelişimin en büyük hayali mekanizması
"tesadüflerdir". Tesadüfler Darwinizm'in sahte ilahıdır.
Darwinistlere göre bu sahte ilah imkansızı gerçekleştirme gücüne sahiptir.
Darwinistlere göre bu sahte ilah; bir parça çamurlu sudan canlı hücre meydana
getirmekte, balığı kaplana dönüştürmekte, ayılardan balinaları meydana getirip
onlarda hiç yoktan akciğerler oluşturmaktadır. Darwinistlere göre bu sahte
ilah, insanı maymundan türeyen bir canlı olarak varsaymakta, insana akıl,
hafıza, yetenek gibi beceriler vermekte, yeryüzünde hiçbir şekilde taklidi
yapılamayacak olan insan bilincini yoktan var etmektedir. Öyle ki, tesadüfler
tüm bunları hayali bir şekilde yaparken her nasılsa adeta kontrollü, planlı,
akılcı davranmakta, hata yapmamakta, üstelik gerekli durumlarda hemen tedbir
almaktadır. Darwin'in evrim teorisine göre tesadüfler akıl ve kontrol gücü olan
birer sahte yaratıcı hükmündedirler. (Allah'ı tenzih ederiz.)
De ki: "Sizi yeryüzünde üretip-türeten O'dur. Siz O'na toplanıp götürüleceksiniz." |
Tesadüfleri put
edinmiş olan bu sapkın teori, bu akıl ve mantık dışı iddialarıyla her türlü
demagoji ile ve sahtekarlıklarla kitlelere hakim olabilmiştir. İşte bunun
nedeni deccaldir. Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde bu kandırmacanın
kaynağının deccal olduğu bildirilmiştir. Deccali anlatan pek çok hadiste
çeşitli benzetmelerle tarif edilen özellikler, bir ideolojinin özellikleri
olarak değerlendirildiğinde konu daha da netlik kazanmaktadır. Buna göre
mantıksız ve temelsiz iddialarla ortaya çıkan, insanları inkara sürükleyen, din
ahlakından uzaklaştıran, insanlar arasında fitne ve kargaşa çıkmasını sağlayan
her türlü ideoloji ve düşünce sistemi, deccali temsil etmektedir. Darwinizm,
hadislerde tarif edilen bu deccali sisteme uyan başlıca ideolojidir. Yüce
Rabbimiz Allah bir ayetinde deccalin sapkın sistemine uyan kimseleri şu şekilde
tarif eder:
Hiç şüphesiz
suçlular-günahkarlar, bir sapmışlık (dalalet) ve çılgınlık içindedirler. (Kamer
Suresi, 47)
Darwinizm,
dünyayı aldatmaya, insanları Allah inancından uzaklaştırmaya dayalı bir
ideoloji olduğu için, deccalin taraftarları için her ne olursa olsun bu sapkın
dinin ayakta tutulması gerekmektedir. İşte bu nedenle deccalin himayesine giren
bir takım kişiler, bu ideolojiyi canlı tutabilmek için şimdiye dek her yöntemi
kullanmışlardır. Tek bir bilimsel delil olmamasına karşın evrim teorisini tüm
dünyaya kanıtlanmış bir teori olarak lanse etmişlerdir. Olmayan delilleri var
gibi göstermişler, fosilleri kendi teorilerine uygun hale getirmek için
sahtekarlıktan kaçınmamışlardır. Tek bir ara form örneği olmamasına rağmen,
hayali ara formlar oluşturmuşlar, sahtekarlık yapmışlar, bunları okul
kitaplarında bilimsel delil olarak okutmuşlardır. Evrim aleyhine ortaya çıkan
sayısız delili göz ardı etmişler, kasıtlı olarak saklamışlar, görmezden
gelmişler, insanlardan gizlemişlerdir. Teorilerinin lehine bir delil olmaması
karşısında sahte fosiller üretmişler, bunları dünyanın en ünlü müzelerinde
onlarca yıl boyunca sergilemişlerdir. Sahtekarlıkların ortaya çıkması
karşısında utanç duymaları gerekirken, aldatıcı yöntemlerine devam etmişler,
yeni sahtekarlıklar üretmekten ve bunları savunmaktan çekinmemişlerdir. Sahte
delilleri gazetelerde, bilimsel dergilerde, televizyonlarda yayınlamaktan çekinmemişler,
bunu ders olarak yıllarca öğrencilere anlatmakta sakınca görmemişlerdir.
Darwinizm, sahtekarlık, aldatmaca ve yalan üzerine kurulu bir inanç sistemidir.
Darwinizm bilim değildir. Darwin'in evrim teorisi, ortaya atıldığı ilk günden
itibaren eski paganların üstlendikleri görevi üstlenmiş, insanları putperest
yapmaya uğraşmış, Allah inancından uzaklaştırmaya çalışmıştır. 150 yıl boyunca
insanları aldatmış, 150 yıl boyunca insanları bir yalana inandırmaya
çalışmıştır. Darwinizm, ayakta kalabilmek için sahtekarlığa ihtiyaç duyan,
taraftar elde etmek için yalan söyleyen, Darwinizm'in bir yalan olduğu
gerçeğini söyleyenleri aforoz etmeye çalışan sapkın bir dindir.
Onlar, Allah'ı bırakıp da (Allah'ın) kendisine bir delil indirmediği ve haklarında (hiçbir) bilgileri olmayan şeylere tapıyorlar... |
Allah bir
ayetinde şöyle buyurur:
De ki: "Allah
Katında, 'kesinleşmiş bir ceza olarak' bundan daha kötüsünü haber vereyim mi?
Allah'ın kendisine lanet ettiği, ona karşı gazablandığı ve onlardan maymunlar
ve domuzlar kıldığı ile tağuta tapanlar; işte bunlar, yerleri daha kötü ve
dümdüz yoldan daha çok sapmışlardır." (Maide Suresi, 60)
Normal şartlarda,
insanların böylesine saçma bir ideolojinin peşinden koşmalarının kuşkusuz ki
mantığı yoktur. Fakat insanların bir kısmı, deccalin kurduğu tuzağın içine
düşmüşler, bilinçsizce, nasıl yaptıklarını, nasıl kapıldıklarını anlamadan bu
aldatmacaya kanmışlardır. Çünkü deccal sinsi bir yöntem kullanmıştır. Darwinizm
dünyayı aldatırken, bir yandan da deccalin bu sinsi ve çirkin görevini
üstlenmiş, sahte ve sapkın yöntemlerle insanlara ulaşmıştır. Fakat kuşkusuz,
her batıl dinde olduğu gibi bu dinde de Allah'a karşı kurulan tüm sinsi
tuzaklar boşa çıkmıştır. Allah ayetlerinde bu gerçeği bildirir:
Doğrusu onlar,
hileli bir düzen planlayıp kuruyorlar;
Ben de bir düzen
kurup hazırlıyorum.
Sen kafirlere bir
mühlet ver, az bir süre tanı. (Tarık Suresi, 15-17)
DİPNOTLAR
1. Tirmizi, s. 82; Müslim, Fiten: 126
2. İbni Ebi Şeybe, Musannef, Fiten: 5, 8/5912 İbn-i Mace, 4075, 4076; Tırmizi, Fiten: 59, no. 2240, 4/510
3. Müslim; Büyük Fitne Mesih-i Deccal, Saim Güngör, s. 13
4. İsmail Mutlu, Bediüzzaman'ın Yorumları, Işığında Kıyamet Alametleri, Mutlu Yayıncılık, İstanbul, 1996, s.117
5. Prof. Dr. İbrahim Canan, Kütüb-i Sitte Muhtasarı, Tercüme ve Şerhi, 13. Cilt, Ankara, 1992, s.457-458
Yorumlar
Yorum Gönder