3. Bölüm- Darwinistlerin Dünyayı Aldatma Yöntemleri 4/5

evrimci yayınlar

Aldatıcı yayınlar, artık Darwinizm'i ayakta tutmaya yetmemektedir. Bilimsel deliller bu sahte teoriyi kesin olarak ortadan kaldırmıştır.


8. Darwinistler, Yazılı ve Görsel Medyayı Kullanırlar

Yazılı ve görsel medya, insanların büyük kısmının en çok etkilendikleri telkin araçlarının başında gelir. Bazı insanlar, bilim adamlarının sözlerinin tümüne adeta iman ettikleri gibi, bilimsel dergilerin yazarlarına, TV'de çıkan haberlere de aynı şekilde itibar ederler. Günümüzün tanınmış Darwinist yayınlarının herhangi birinde çıkan Darwinizm yanlısı bir yazı, bunu okuyan çoğu kişi için yeterli bir referanstır. İnsanlar üzerinde Darwinizm'in sahte delillerini yayınlayan bir bilim dergisinin, mutlaka doğruyu yazacağı gibi bir kanaat vardır. İnsanların bir çoğu, söz konusu derginin Darwinizm dininin sadık üyelerinden biri olduğu gerçeğinden habersizdir. Aynı zamanda Darwinizm dininin savunucusu olunduğunda aklın, mantığın, doğrunun, bilimsel olanının dışında hareket edildiğinin de farkında değildirler.

Şu anda Darwinist diktatörlüğün etkisiyle, çok sayıda bilim dergisi Darwinizm yanlısıdır. Dünya çapında Darwinizm karşıtı hiçbir yayının ön plana çıkarılması ve kabul görmesi hazmedilemez. İşte bu nedenle Darwinistlerin sahip çıktıkları, Darwinistlerin savunup destekledikleri yayınların verdikleri haberler, bu yayınların dünya çapında kabul görmeleri nedeniyle çoğu okuyucu veya izleyici tarafından hemen kabul edilir.

Oysa bu büyük bir hatadır.

Darwinistler'in amacı yalnızca propagandadır. Onlar, New Scientist veya National Geographic'de çıkan aldatıcı bir evrim haberinden okuyucuların büyük kısmının şüphelenmeyeceğini düşünerek hareket ederler. Dünyaca ünlü akademisyenlerin dünyaca ünlü yazılarının yayınlandığı Nature gibi bir bilim dergisinin bir yalana evsahipliği yapacağı, öğrendikleri üzerine de gereği gibi düşünmeyen kimselerin ihtimal vermedikleri bir durumdur. Zaten bu durum, Darwinist propaganda açısından o kadar kullanışlı bir ortam meydana getirir ki, Darwinistlerin "çamurlu suda tesadüfen ilk hücrenin oluştuğu" hikayesi gibi akılalmaz bir komediye dahi  pek çok insanı inandırmaları zor olmaz. Bu hikayenin karmaşık ifadelerle ve bir bilim adamının imzasıyla Darwinizm yanlısı Nature gibi bir dergide çıkması yeterlidir.

Materyalist bakış açısına sahip bir insan veya bir kurum, materyalizmi ayakta tutma pahasına her şeyi göze alabilir. Materyalizm yanlısı yayınların yaptıkları da budur. Onlar, Darwinizm'i gündemde tutmak ve onu savunmak adına her şeyi yapmakta ve açıkça bilimi bir maske olarak kullanmaktadırlar. Bu materyalist bakış açısını Nature dergisinin şu ifadeleri yeterince açıklamaktadır:

Tüm veriler her şeyi tasarlayan bir varlığı gösterse bile, böyle bir hipotez bilimin dışında kalırdı, çünkü naturalistik değil.167

Görüldüğü gibi materyalistler, bilimsel tüm somut bulgular yaratılışı teyit etse dahi, bunu kabul etmemeye kendilerini kodlamışlardır. Bu durumda bilimsellikten söz etmek elbette mümkün değildir. Materyalistlerin Darwinizm'e olan sadakati bilimsel değil dogmatiktir. Darwinizm bilimsel olarak çürütülmüş olmasına rağmen savunulmakta, yaratılış ise sayısız bilimsel bulguyla teyit ediliyor olmasına rağmen bu kimseler tarafından cahilce reddedilmektedir. Çünkü materyalizme göre, madde dışında bir açıklamanın kabul edilmesi imkansızdır. İşte bu nedenle bilimsel görünümlü bu dergilerin, bilimsellikle ilgisi olmayan evrim gibi bir teoriyi savunmalarındaki ısrar anlaşılabilmektedir. Bu yayınlar için, ne pahasına olursa olsun, canlıların yaratıldıkları gerçeğini gösteren deliller kabul edilemezdir. O yüzden Darwinistler için bunun yerine, tüm dünyaya sahte yöntemlerle hakim edilmiş bir aldatmacayı geçerli ve doğru gibi göstermeye çalışmakta sakınca yoktur.

Darwinistlerin hayali şemalarından biri

Darwinistlerin hayali uydurma şemaları, yalnızca çaresizliklerinin göstergesidir. Allah'ın yaratılış sanatı, tüm delilleri ve ihtişamıyla gözler önündedir.


Nitekim bu yayınların destekçisi olan çeşitli bilim merkezlerinin Allah inancına bakış açıları değerlendirildiğinde de bu durum daha açık şekilde anlaşılmaktadır. Nature dergisinde, National Academy of Science (NAS) (Ulusal Bilimler Akademisi) üyelerinin dine bakış açıları hakkında yapılan son araştırmada ortaya çıkan sonuç şudur: Biyoloji ve fizik bilimlerinden 517 NAS üyesinin yarısının verdiği cevaba göre, bu bilim adamlarının %72.2'si ateisttir. %20.8'i agnostik (bilinmezci), yalnızca %7.0'ı ise Allah'ın varlığına inanmaktadır.168 Nörobiyolog evrimci Robert Provine, "Artık çok az gerçek dindar biyolog kaldı. Çoğu ateist ve bir çoğu bu duruma evrim anlayışı ve diğer bilimler nedeniyle gelmiştir," itirafıyla bu gerçeği açıkça dile getirmektedir.169 Bu gerçeklere bakıldığında, bilimin yaratılış gerçeğini göstermesinin ateist bilim adamları arasında büyük bir öfke ile karşılık gördüğünü anlamak zor olmayacaktır kuşkusuz. İşte Darwinistlerin yazılı ve görsel medyayı kullanarak gösterdikleri karşı çabanın altında yatan sebep budur.

Henry M. Morris, Darwinizm adı altında gerçekleştirilen bu yalancı telkinin çıkış noktasını şu şekilde izah etmektedir:

Bugün yaygın olan inanış, Darwin'in evrimin kanununu keşfettiğidir. Sonuç olarak, Darwin tüm zamanların en büyük bilim adamlarından biri olarak alkışlanmaktadır. Bununla birlikte gerçek; Darwin'in yalnızca eski paganizmin canlandırılması için katalizör görevi gördüğüdür. Hem de bir çok Batı Avrupa ülkesinin bir yüzyıldan fazla bir süredir hazırlandığı Allah'a başkaldırmanın (Allah'ı tenzih ederiz) gerçekleştiği dönemde.170

Kimi insanların "bilim adamı yalan söylemez", "koskoca bilimsel dergi yalan yazmaz" yanılgıları onları yıllarca aldatmıştır. Bu insanların kendi aralarında kurdukları çarpık iman sistemi, Darwinistlerin bundan faydalanmalarına, bilimi kötüye kullanmalarına sebep olmuştur. Oysa şu kesin olan bir gerçektir: Materyalist bir bilim adamı, eğer gerçekler kendi çıkarına uymuyorsa ve eğer gerçekler materyalizmi desteklemiyorsa, rahatlıkla insanları aldatır. Şu anda dünyadaki bilim adamlarının büyük bir çoğunluğu Darwinizm'i savunarak açıkça insanları aldatmaktadırlar. Çocukların bile inanmayacağı saçma hikayeleri, bilimsel olarak mümkün olmadığını bilmelerine rağmen insanlara anlatmaktadırlar. Bu durum, şu anda yürürlükte olan ve dünyadaki tüm Darwinist bilim adamları tarafından uygulanan bir sistemdir. Bir başka deyişle, Darwinist bir bilim adamı, bütün hayatını bilimle iç içe geçirmesine rağmen, rahatlıkla bilim adına insanları aldatabilmekte, tüm yaşamını bir yalana adayabilmektedir.

manzara


DNA'yı keşfederek Nobel ödülü alan, bütün yaşamını evrim aldatmacasını savunarak geçiren ve 2004 yılında "insanın bir nöron yığını" olduğu şeklindeki tepki çeken sözleriyle, ruhun varlığını reddederek ölen fizik ve biyoloji profesörü Francis Crick bunun en açık örneğidir. Ateist olan fizikçi, moleküler biyolog ve nörobiyolog olarak,          Allah'ın üstün sanatına dair sayısız delili görmesine ve bunları bizzat keşfetmesine rağmen, bunların birer mucize niteliğinde özel bir yaratılışı işaret ettiği gerçeğini insanlardan gizlemek için yaşamı boyunca uğraşmıştır. Hatta Allah'ın varlığını kabul etmemek için (Allah'ı tenzih ederiz) yaşamın uzaylı varlıklar tarafından getirildiğini dahi iddia edecek bir aşamaya gelmiştir.171 Naturalist, Darwinist bakış açısının bir bilim adamına getirdiği sonuç böyle küçük düşürücü bir mantıksızlıktır.

Buna bir başka örnek de paleontolojinin gösterdiği tüm yaratılış delillerini bizzat görüp incelemiş olmasına rağmen, yaşamı boyunca ateist ve naturalist olarak kalmış olan bir başka Darwinist bilim adamı Harvard paleontoloğu Stephen Jay Gould'dur. Stephen Jay Gould da, tıpkı Crick gibi, tüm yaşamını bilimle uğraşarak geçirmiş, Allah'ın apaçık olan varlığını kendi aklınca reddedebilmek için (Allah'ı tenzih ederiz), Sıçramalı Evrim gibi son derece mantıksız ve delilsiz bir teoriyi yaşamı boyunca savunmaktan çekinmemiştir.

Şu durumda Darwinist bilim adamlarının her yaptıklarının ve her söylediklerinin doğru olduğuna dair inanç bir akılsızlıktır, şuursuzca yapılmış bir kabuldür. Oysa yaşamları boyunca inkar içinde olan bu insanların bilmedikleri ve kavrayamadıkları bir gerçek vardır: Alemlerin Rabbi olan Yüce Allah, yaşamı boyunca deccalliyeti yaymak için çaba içinde olan, tüm ömrünü bu mücadele ile geçiren insanların yaptıklarının boşa çıkacağını ayetlerinde haber vermiştir:

De ki: "Davranış (ameller) bakımından en çok hüsrana uğrayacak olanları size haber vereyim mi? Onların, dünya hayatındaki bütün çabaları boşa gitmişken, kendilerini gerçekte güzel iş yapmakta sanıyorlar." (Kehf Suresi, 103-104)

Deccalin destekçileri, dünya hayatında Allah inancına karşı gösterdikleri çabanın bir değeri olacağını, bununla üstün geleceklerini ve kazançlı çıkacaklarını zannetmektedirler. Oysa bu, baştan çürük bir sistemdir. Hak dine karşı olan tüm sistemler, Allah'ın vaadi gereği mutlaka yenilgiye uğramaya mahkumdur. Yüce Allah, kuşkusuz ki her şeye kadirdir. Allah ayetinde şöyle bildirir:

Kim Allah'ı, Resûlü'nü ve iman edenleri dost (veli) edinirse, hiç şüphe yok, galip gelecek olanlar, Allah'ın taraftarlarıdır. (Maide Suresi, 56)

manzara

Göklerin, yerin ve içlerinde olanların tümünün mülkü Allah'ındır. O, herşeye güç yetirendir.
(Maide Suresi, 120)


Darwinistlerin bilimi ideolojilerine alet ederken kullandıkları en klasik taktiklerden biri de kendilerinden son derece emin bir üslup kullanmalarıdır. Evrimden, doğruluğu kesin ve üzerinde tartışmaya dahi gerek olmayan sözde bilimsel bir teori gibi bahsederken, Darwin'i de adeta dünyanın en önemli bilim adamı ilan ederler. Oysa, pek çok bilim tarihçisi ve yazarın da açıkça ifade ettiği gibi, Darwin yeni birşey keşfetmemiş, bir buluşda bulunmamış, akıl ve mantık yürüterek veya gözlem yaparak bir teori ortaya koymamıştır. Bir grup sarhoş denizciyle uzun bir deniz yolculuğu yapmış, hatta bu yolculukta topladığı pek çok canlı türünü incelemeden bir kenara atmış, büyük babasından öğrendiği eski Mısır ve Sümer'den beri var olan evrim yalanını yeniden gündeme getirmiştir. Tabi Darwinistler bu gerçeği hiçbir zaman dile getirmez, hatta özenle saklayarak, insanları aldatabilmek için Darwin'i büyük bir bilim adamı gibi göstermeye çalışırlar. Moleküler fizikçi ve aynı zamanda teoloji profesörü olan Alister McGrath, bu durumu şu sözlerle dile getirmektedir:

19. yüzyılda Amerikanın en ünlü ateist yazarı haline gelen demiryolu avukatı Robert Green Ingersoll (1833-99) ... 1884'deki bir yazısında şunu açıkladı: "Bu yüzyıla Darwin yüzyılı adı verilecek… Onun evrim doktirini, en uygunların yaşama doktirini ve türlerin kökeni doktirini tutucu hiristiyanlığın son kalıntılarını tüm düşünen akıllardan kaldırdı."172

Bu durum söz konusu bilim adamlarının yazılarının yer aldığı bilim dergileri için de geçerlidir kuşkusuz. Dünyanın tanınmış bilim dergilerinde yalnızca Darwinizm propagandası yapıldığına göre, bu dergilerde yalnızca Darwinist bilim adamlarının yazılarına yer verildiğine göre ve bu bilim adamları da ideolojik olarak evrim yalanını sürdürmek ve savunmak mecburiyetinde olduklarına göre, bilimsel kelimelerle süslenmiş yazıların mutlak doğru olduğuna inanmak aynı akılsızlığı sergilemek olacaktır. İnsanlar üzerinde bu batıl inanç sistemini Darwinistler yıllar boyunca kullanmışlardır. Fakat artık bunun ortadan kalkma ve gerçek bilimsel doğruların kabul edilme vakti gelmiştir. Darwinizm'in en önemli propaganda silahı olan yazılı ve görsel basın, insanları aldatamayınca, geriye Darwinist propagandanın başka bir kullanım alanı kalmamış olacaktır.

 Darwin'in Beagle gemisiyle çıktığı seyehat

Darwin, seyahati sırasında hiçbir bilimsel çalışma yapmamış, yalnızca bazı sarhoş denizcilerle vakit geçirmiştir.


9.       Darwinistler Evrim Karşıtı İnançların Mantığa Aykırı Olduğu Aldatmacasını Empoze Etmeye Çalışırlar

Suçlamayı karşı tarafa yöneltmek, belki de en iyi bilinen psikolojik savaş taktiğidir. Kendi eksiklik ve kusurlarını veya suçlandığı şeyleri karşı tarafa yükleyerek yapılan bir mücadelede, bu taktiği uygulayan taraf, genelikle kim bu yönde daha güçlü propaganda yaparsa onun kazanacağını düşünür. Yani haksız ve suçlu taraf, eğer propagandasını iyi yapmışsa, haklı ve mağdur gibi görünecek ve kendince mücadeleyi kazanacaktır.

Bu bilinen taktik, Darwinistler tarafından son derece açık bir şekilde uygulanmaktadır. Sahtekarlık yapan, bir aldatmacayı savunan, akla ve mantığa aykırı olan, aldatan taraf Darwinistler olmasına rağmen, mantığa uymayan fikirler savunanların evrimi inkar edenler olduğuna insanları ikna etmeye çalışırlar. Darwinistler, insanları bu yalana ikna ederlerse, insanları yeterince iyi ve etkili bir şekilde yönlendirirlerse başarıya ulaşacaklarına inanırlar. Bu şeytani taktiğin mutlaka kendi faydalarına döneceğini ve tüm yaptıkları sahtekarlıkları örtbas edeceğini düşünürler. Oysa unuttukları önemli bir gerçek vardır: Batıl olan hiçbir zaman üstün gelmez. Bu Allah'ın kanunudur. Yüce Rabbimiz olan Allah'ın adaleti mutlaka yerini bulacaktır. Doğru olan ile aldatmacaya sığınanı bilen Yüce Allah, mutlaka batıl olanı ortadan kaldıracak ve hak olanı pekiştirecektir. Darwinist taktikler deccalin bir oyunudur ve tüm varlıklar gibi deccal'i de yaratan Allah, onun bütün oyunlarını yerle bir edecektir. Allah bir ayetinde şöyle buyurur:

İşte size böyle… Gerçekten Allah, kafirlerin hileli-düzenlerini boşa çıkarıcıdır. (Enfal Suresi, 18)

Yaratılış gerçeğine karşı geliştirilmiş olan bu sahte yöntemin etkili göründüğü yıllar boyunca Darwinistler, yaratılış gerçeğini anlatanları çeşitli iftira ve ithamlarla suçlama yoluna gitmişlerdir. Aslında Darwinistlerin iman edenlere yönelttiği iftiralar, tarih boyunca yapılmış ve Kuran'da gerçekleşeceği haber verilmiş olaylardır. Göklerin ve yerin hakimi olan Yüce Allah bu iftirayı atanların durumunu ayetinde şöyle haber vermiştir:

Ve (yine) kendilerine: "İnsanların iman ettiği gibi siz de iman edin" denildiğinde: "Düşük akıllıların iman ettiği gibi mi iman edelim?" derler. Bilin ki, gerçekten asıl düşük-akıllılar kendileridir; ama bilmezler. (Bakara Suresi, 13)

Darwinistlerin karşıt suçlamalara geçmelerinin sebebi, yaratılışın mutlak gerçek olduğunun kuşkusuz farkında olmalarıdır. Kendi akıllarınca sergiledikleri alaycı tutumun altında yatan neden, teorilerinin bilimsel bulgu ve delillerle desteklenmediğini bilmeleri ve bu yüzden de insanları laf kalabalığı ile etkilemeye çalışmalarıdır. Bunun deccalin sistemi için başarı sağlayabileceği inancındadırlar. Berkeley Üniversitesi'nden hukuk profesörü Phillip E. Johnson, bu taktik ile ilgili olarak şunları söylemektedir:

... Öğrencilerin pul kanatlı güve hikayesindeki kusurları, Haeckel'in embriyo çizimlerindeki sahteciliği, Kambriyen patlamasının sırrını ve önde gelen Darwincilerin, Darwinizm'in dinsel anlamları konusunda gerçekte neye inandıklarını da öğrenmeleri gerekmektedir. Bu eğitimde çok geçmeden, otoriteler bir isyanın başladığını göreceklerdir. Darwinciler taktiklerini değiştirmez, çünkü evrim hakkında verilecek doğru bir eğitim, evrimi ayakta tutamayan varsayımları apaçık aydınlatacaktır.

Realist bir tanımla naturalizm (batıl) bir dindir ve aşırı dogmatiktir. Bir çeşit inançla savunulan nihai gerçeklik hakkındaki temel bir kanıya dayanmaktadır. Ve kendi 'bilgi' ve 'akıl' tanımlarına sahiptir. Bilginin nihayetinde duyularımızdan kaynaklandığını ve daha karmaşık bilgi türlerinin bilimsel araştırmadan doğduğunu söylemektedir. Naturalist tanıma göre, doğaüstünün bilgisi diye bir şey olamaz. Tanrı hakkındaki önermeler ya akıldışı veya akla karşı olarak nitelendirilir.173 (Allah'ı tenzih ederiz.)

Oysa asıl naturalizm ve materyalizm başlı başına akıl dışılıktır. Bu sapkın ve batıl inançların takipçileri, şansa, tesadüfe, şuursuz bilinçsiz olaylara yaratıcılık vasfı veren (Allah'ı tenzih ederiz), akılcı değerlendirme yeteneğinden yoksun insanlardır. Tesadüfü sahte ilah edinen sapkın bir dinin savunucularının "bilgi" dedikleri şey de yine tesadüflerin her şeyi yoktan var ettiği fikrine dayanmaktadır. Dolayısıyla burada bahsini ettiğimiz şey, aklın ve mantığın devre dışı kaldığı sapkın bir inanç sisteminden ibarettir. İşte bu nedenle, naturalizm, materyalizm ve Darwinizm söz konusu olduğunda, akıl veya bilgi gibi kavramlardan bahsetmenin mümkün olmayacağını anlamak da zor olmayacaktır.

Darwinistler, apaçık bir gerçek olan yaratılış gerçeğinin yaygın olarak anlatılıp, insanları ikna etmesinden büyük bir korku duyarlar. Çünkü bilirler ki, yaratılış gerçeğini destekleyen sayısız delil vardır ve bunları gören bir insanın evrim aldatmacasına kanması artık mümkün olmayacaktır. Öte yandan Darwinizm'i destekleyen tek bir delil dahi yoktur. Bu büyük aldatmacayı savunan kişilerin, kendi düşük akıllarınca canla başla yaratılış inancını eleştirmelerinin asıl sebebi işte budur. New York Üniversitesi kimya profesörü evrimci Robert Shapiro, sonuçlar hiçbir zaman evrim teorisini desteklemese de mutlaka sonuna kadar Darwinizm'in savunucusu olacağını şu akıl dışı mantıkla ifade etmektedir:

Gelecekte bir gün bütün mantıklı kimyasal deneyler hayatın muhtemel kökeninin tamamıyla hatalı olduğunu gösterebilir. Dahası, yeni jeolojik kanıtlar dünya üzerinde ani bir hayat oluşumunu gösterebilir. Son olarak tüm kainatı keşfedip başka bir yerde bir hayat izine veya hayata neden olabilecek bir sürece rastlamayabiliriz. Böyle bir durumda birtakım bilim adamları cevap için dine başvurabilirler. Ancak benim de dahil olduğum diğerleri, elde olan daha az muhtemel bilimsel açıklamaları, kalanlardan daha mümkün olan bir tanesini seçebilmek amacıyla ayıklamaya çalışacaklardır.174

İşte bu sözler, deccalin karanlık sistemini açık bir şekilde görebilmek için kuşkusuz ki yeterlidir.




DİPMOTLAR

169. Jonathan Welss, The Politically Incorrect Guide to Darwinism and Intelligent Design, Regnery Publishing Inc., Washington, 2006, sf.198-199

168. Nicholas Comninellis, Creative Defense, Evidence Against Evolution, Master Books, 2001, s. 229

169. Robert Provine, Progression in Evolution, s. 68 - Henry M. Morris, John D. Morris, The Modern Creation Triology: Society and Creation, Volume 3, Master Books, 1996, s. 15

170. Henry M. Morris, The Long War Against God, Master Books, 2000, s. 51

171. http://faithfacts.gospelcom.net/ev_origins_d.html

172. Alister McGrath, Dawkins' God: Genes, Memes and the Meaning of Life, Blackwell Publishing Ltd, Usa, 2005, s.49

173. Phillip E. Johnson, Evrim Duruşması, Gelenek Yayınevi, 2003, s. 125

174. Michael J.Behe, Darwin's Black Box: The Biochemical Challenge to Evolution, Free Press, s. 233

175. Jonathan Wells, Evrimin İkonları, Gelenek yayınları, Ocak 2003, s. 202

176. Jonathan Wells, Evrimin İkonları, Gelenek yayınları, Ocak 2003, s. 209

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Okuyucuya