3. Bölüm- Darwinistlerin Dünyayı Aldatma Yöntemleri 3/5
5. Darwinistler,
Evrim Teorisini "Reddedilemez" Gösterirler
Bilimsel
bir teoride, genellikle teori ortaya atılır; bilimsel olarak doğrulanır veya
yanlışlanır. Bilimsel olarak kabul edilir veya iptal edilir. Big Bang teorisi
bilimsel bir teoridir ve doğrulanmıştır. Bu teoriyi destekleyen deliller
karşısında öne sürülen karşıt mantıkların geçersizliği aşikardır. Kimse diğer
ihtimallerin delillendirilmesi konusu üzerinde durmamaktadır. Çünkü elde somut
bilimsel deliller vardır. Somut deliller, diğer ihtimaller karşısında bu
bilimsel teoriyi doğrulamıştır.
Evrim
teorisi ise bilimsellik iddiasıyla ortaya atılmış bir teoridir ve teorinin bir
safsata olduğu sayısız delille ispatlanmıştır. Teoriyi doğrulayacak tek bir
delil bulunmamaktadır. Bilimsel tüm bulgular, teorinin bir varsayım olarak
ortaya atıldığını ve hiçbir geçerliliğinin olmadığını her geçen gün tekrar
tekrar ispat etmektedir. Normal şartlarda bu teorinin çok önceleri iptal edilip
rafa kaldırılması gerekmektedir. Ama nedense bu şekilde olmamıştır. Tam tersine
evrim teorisi sahte delilleriyle, bilimsel bir teori edasıyla ders kitaplarına
girmiş, televizyon kanallarında, belgesellerde, yayın organlarında savunulur
hale gelmiştir. Hatta Avrupa Konseyi canla başla bu teoriyi korumaya çalışmış,
bu teorinin bilimsel olmadığını ispatlayan delillerin ortaya konulması için
getirilen önerileri dehşet ve korku ile karşılamıştır. Çeşitli ülkelerin
mahkemeleri, evrime karşı getirilen ve müfredatta yer alan önerileri şiddetle
reddetmektedir. Çok yakın bir zaman önce federal bir yargıç, kamu okullarında
Darwinizm eleştirisinde bulunmanın anayasaya aykırı olduğunu açıklayacak kadar
ileri gitmiştir.139 Darwin'in kendi kitabında da
bahsettiği "evrimin zorluklarının" müfredata konulması fikri,
Darwinist çevreleri dehşete düşürmüştür. Kısaca Darwinizm neredeyse tüm
devletler tarafından korunan, çoğu zaman devlet desteğiyle ayakta tutulmaya
çalışılan tek sözde bilimsel teoridir. Bu çevreler tarafından, yaratılış
gerçeğinin okullarda okutulması da evrim safsatasını ortaya çıkaracağı için
büyük bir gayret ile engellenmeye çalışılmaktadır. Çünkü Darwinizm, bu batıl
dinin kanunlarına göre "reddedilemezdir". Aynı şekilde Darwinizm,
bütün dünyada faşist bir Darwinist diktatörlüğün koruması altındadır.
Yazar
Ann Coulter, bu gerçeği şu sözlerle dile getirir:
Evrim
teorisini tartışmaktan kaçınmak için, Darwinizm çılgınları sürekli olarak
(kendilerince sözde) gereksiz gerçekleri sanki bir yedek parça gibi tartışmanın
dışına iterler. Evrimi reddetmenin sanki Güneş'in doğudan doğmasını reddetmek
gibi bir şey olduğuna dair bir izlenim oluştururlar.140
Darwinist
diktaya göre Darwinizm'i reddetmek adeta bir suçtur. Darwinizm'in batıl bir din
olarak benimsendiği ve benimsetilmeye çalışıldığı ülkelerde bu, adeta vatana
ihanet gibi görülmektedir. Hiç kimse, bilimsel delillerin teoriyi geçersiz
kıldığını, teorinin artık hiçbir geçerliliğinin kalmadığını açık açık
söyleyemez hale gelmiştir. Darwinizm'i tartışmasız bir gerçek gibi kabul etmek
adeta bir şarttır. Matematik profesörü Wolfgang Smith bir evrimci olarak bu
durumu şu şekilde açıklamıştır:
Bizlere
dogmatik olarak evrimin kabul edilmiş bir gerçek olduğu söyleniyor. Ama bunu
kimin, hangi yollarla kabul ettiği hiçbir zaman söylenmiyor. Bizlere sıklıkla
bu doktrinin kanıt üzerine kurulu olduğu söylenmekte ve bu kanıtın da
"bundan sonra yapılacak olan tüm doğrulamaların üzerinde olduğu ve aynı
şekilde deneylerle elde edilen sonraki tüm yalanlamalardan muaf olduğu"
belirtilmektedir. Ancak bizler, bu kanıtın tam olarak nerede olduğu gibi önemli
bir soru karşısında tamamen karanlıkta bırakılmaktayız.141
Darwinizm'in
reddi engellenmektedir, çünkü aksi takdirde batıl Darwinizm dininin
savunucularının hiçbir dayanağı olmayan bu teoriyi canlı tutabilmek için bir
yolu kalmamış olacaktır. Yalan, yüksek sesle söylenmekte ve bunun yalan
olduğunu iddia etmek suç sayılmaktadır. Bilimsellik iddiasıyla ortaya atılan
teori, bilimden tam anlamıyla uzak, resmen ve açıkça reddi imkansız batıl,
dogmatik bir inanç sistemi haline getirilmiştir. Asıl dikkat çekici olan ise,
bunun göz göre göre, hiç çekinmeden yapılmasıdır.
Bu
öyle bir raddeye getirilmiştir ki, Papa, kendi evinde Darwinizm'i savunan
konferanslar vermeye zorlanmıştır. Kiliseler, Darwin'den özür dilemeye mecbur
bırakılmışlardır. Üniversite profesörleri evrimi sorgulayan yayınları yüzünden
işlerinden atılmış, mesleklerinden uzaklaştırılmışlardır. Bu büyük dayatma, pek
çok ülkede ciddi anlamda başarıya ulaşmış, özellikle üst kademelerde, evrim
kesin olarak sorgulanamaz hale getirilmiştir.
Darwinizm'in
reddedilemezliğini sağlamak için Darwinistler gereken her yola başvurabilirler.
Evrim teorisini reddeden kanıtları örtbas eder, evrimin geçersizliğini
ispatlayan delilleri çarpıtıp şekilden şekle sokarak ve insanları açıkça
aldatarak evrim deliliymiş gibi gösterebilirler. Tıpkı Charles Doolittle
Walcott'un 70 yıl boyunca Kambriyen fosillerini saklaması gibi.
Darwinist
ön kabul ve şartlanmışlık, Darwinistleri son derece mantıksız şeyleri savunmaya
ve bu mantıksızlıkları zaman zaman da ifade etmeye zorlamaktadır. Yukarıdaki
sözünde evrimci biyolog, bilimsel deliller, mantıklı kanıtlar olmasa da evrimin
doğruluğundan asla şüphe duymayacağını açıkça belirtmektedir. Bu da bir kez daha
göstermektedir ki, evrim teorisinin savunulmasının sebebi bilimsel veriler ve
bulgular değildir. Bu durumda, kabul edilmesi gereken açık bir gerçek vardır:
Evrim sapkın, sahte, aldatıcı bir dindir.
Yeri, göğü ve ikisi arasındakileri yaratan Yüce Allah'tır.
Allah'ın yaratması ihtişamlı ve benzersizdir. Allah gökleri ve yeri hak olarak yarattı. Şüphesiz, bunda iman edenler için bir ayet vardır.
(Ankebut Suresi, 44)
Matematikçi
ve filozof William A. Dembski, Darwinistlerin evrimi reddedilemez göstermelerini şu sözlerle ifade etmektedir:
Darwinci
tutuculuktan şüphelenmek Stalinci bir rejimin parti çizgisine karşı çıkmakla
kıyaslanabilir. Stalin'in Rusya'sında olsaydınız ve Lysenko'nun yanlış olduğunu
ileri sürmek isteseydiniz ne yapardınız? Lysenko'nun genetik teorisindeki
çelişkileri ve gerginlikleri belirtebilirsiniz, ama Lysenko'nun tamamen yanlış
olduğunu söyleyemezsiniz ya da Lysenko'ya açıkça muhalif olan bir alternatif
sunamazsınız. u anda içinde bulunduğumuz durum bu.142
Darwinist
diktanın baskısıyla Darwinizm'in reddedilemeyişi, bazı zihinlerde Darwinizm'in
doğru ve kabul edilmiş bir teori olduğuna dair bir kanaat oluşturmuştur. Çünkü
insanların büyük çoğunluğu, bilim adamlarının bir saçmalığı
savunamayacaklarını, televizyon ve yazılı basının bir aldatmacanın destekçisi
olamayacağını düşünerek yanılırlar. Eğer bu bir aldatmacaysa, mutlaka bunu
ortaya çıkaracak birilerinin olması gerektiğini düşünürler. Oysa ortaya çıkmaya
çalışan her ses, çeşitli baskı yöntemleriyle susturulmuştur.
20.
yüzyılda baskı ve zorlamalarla devam eden dikta geleneği, günümüzde de yine
aynı şekilde devam etmektedir. Halen birçok bilim adamı işlerini kaybetme
korkusuyla evrim teorisine karşı bir iddiada bulunamamakta, aileler
çocuklarının evrim eğitimi almasına karşı çıktığında mutlaka baskı ve tehdit
ile karşılaşmaktadırlar. Fakat evrim teorisi istenildiği kadar okullarda
okutulsun, istenildiği kadar evrime karşı bilim olan adamları susturulsun,
evrimin yalan olduğunu gören zihinlerde beliren aydınlanmayı hiçbir Darwinist
zorlama ve baskı değiştiremeyecektir. Bugün Avrupa Konseyi, çocukların
okullarda evrim eğitimi almasını şart koşmuştur. ABD'nin pek çok eyaletinde
müfredatta evrim dışı yorumlara yer verilmesi yasaktır. Çin'de, Rusya'da, neredeyse
tüm Asya ülkelerinde, hatta bazı Müslüman ülkelerde bile evrim teorisi
müfredatın ayrılmaz bir parçası halindedir.
Şunu
da belirtmek gerekir ki, kast edilen ve eleştirilen Darwinistlerin baskıcı ve
yasakçı zihniyetidir. Okullarda gençlere bir tarih dersi olarak evrim hakkında
bilgi verilebilir, ancak bununla birlikte bilimsel ve akılcı olan tutum evrim
teorisinin geçersiz olduğunu ispatlayan yüzlerce delilin de gençlere
öğretilmesidir. Gençler zorla, tek taraflı, baskıcı bir eğitime tabi
tutulmamalı, önlerine bilimsel bulgular tarafsız olarak konulmalı, doğru olanı
akıllarıyla ve vicdanlarıyla görme ve öğrenme hakkına sahip olmalıdırlar.
Ancak
şunu da hatırlatmakta yarar vardır; bu zorbaca tutum Darwinistler tarafından
kendilerince ne kadar büyük bir zafer gibi görülürse görülsün, aslında bir
dehşet ve korkunun ifadesidir. Avrupa Konseyi gibi Darwinist düşünce yapısına
sahip bir kuruluş, Darwinizm'in çöküşünden ilk defa bu kadar büyük bir endişeye
kapılmaktadır. Avrupa'da yıllardır yaratılışı anlatan, evrimin geçersizliğini
ifade eden çeşitli eserler yayınlanmakta, toplantılar düzenlenmekte ve çeşitli
çalışmalar yapılmaktadır. Ancak hiçbiri Harun Yahya'nın dev eseri Yaratılış Atlası'nın Avrupa'ya
ulaşmasıyla birlikte oluşan önemli etkiyi oluşturmamıştır. Bu etkinin sebebi, Atlas'ta ortaya konulan bilimsel
bulguların, reddedilmesi mümkün olmayan şekilde evrimin geçersizliğini gözler
önüne sermiş olmasıdır. Artık Avrupa'daki tüm öğrenciler, evrim teorisinin,
gündeme getirilen 500 milyondan fazla fosil ile çürütülmüş olduğunu
bilmektedirler. Çok rahat ulaşabilecekleri tek bir internet sayfasından
milyonlarca yıl öncesine ait sayısız canlının fosil resmini görmekte ve
canlıların evrimleşmediğine kanaat getirmektedirler. Sayısız eser ve yazı
vesilesi ile Darwinist sahtekarlıkları ve evrim teorisinin geçerli tek bir
bilimsel kanıtı olmadığını öğrenmişlerdir. Darwinizm hakkındaki gerçekler
kolayca ulaşabilecekleri gibidir. Şu durumda Darwinizm adına yapılan
yasaklamalar ve dayatmalar artık tamamen etkisizdir. Darwinistler bundan yüz
yıl önceki etkilerin tekrar oluşacağını umarak aynı çürük taktikleri
uygulamaktadırlar. Oysa deccalin oyununun gerçek yüzünün tamamen açığa çıkmış
olduğunu unutmaktadırlar. Yüce Allah bir ayetinde şöyle buyurmaktadır:
Yoksa
kötülükleri yapanlar, Biz'i (aşıp) geçeceklerini mi sandılar? Ne kötü
hükmediyorlar? (Ankebut Suresi, 4)
6. Darwinistler, Evrim Aleyhtarlarını
Susturmaya Çalışırlar
Darwinizm'in
reddedilemezliğinin bir gereği olarak Darwinistler, insanlar üzerinde etkili
olan her evrim karşıtını susturma çabası içine girerler. Tüm dünyayı sarmış
olan batıl Darwinizm dini ve savunucuları bu konuda öylesine baskıcı ve zorba
bir politika izlemektedirler ki, şu veya bu şekilde evrim hakkında şüpheli söz
söylemek dahi o kişiye büyük zorlukların kapısını açmaktadır. Bu faşist
dayatmaya göre, evrim hakkında şüphe etmek suçtur. Bunu dile getirmek suçtur.
Evrimin kanıtlanmamış bir teori olduğunu, hatta yalnızca bir teori olduğunu
bile öne sürmek suçtur. Darwinizm aleyhtarı bir bilim adamının herhangi bir
üniversitenin biyoloji bölümünde ders verebilmesi adeta imkansızdır. Darwinizm
yanlısı bir gazetenin sayfalarında, evrimi çürüten bir fosilin resmini
bulabilmek olanaksızdır. Bir lise biyoloji öğretmeninin, yanlışlıkla bile olsa
evrim teorisi üzerinde bazı şüpheleri olduğunu ifade etmesi büyük bir
yanlıştır. Muhtemelen bu lise öğretmeninin kısa bir süre içinde işine son
verilecektir.
Örneğin,
biyoloji profesörü Caroline Crocker, Expelled "No Intelligence Allowed" belgeselinde, evrimi
sorguladığı için George Mason Üniversitesi'nden atılışını şu sözlerle
anlatmıştır:
Amirim
beni ofisine çağırdı ve "Yaratılışı öğrettiğin için seni disipline etmem
gerekiyor" dedi. ... O sömestrin sonunda işimi kaybettim.143
Caroline
Crocker, 5 Şubat 2006 tarihinde Washington Post'a yaptığı bir açıklamada ise
şunları söylemiştir:
Evrimdeki
problemleri öğrettiğimden dolayı George Mason Üniversitesi'ndeki işimi
kaybettim. Bir çok bilim adamı evrimi sorguluyor, ama konuşurlarsa işlerini
kaybederler.144
Caroline
Crocker, işini kaybetmesinin ardından kara listeye alınmış ve Darwinist
diktatörlük tarafından hiçbir yerde iş bulmasına izin verilmemiştir.145
Dr.
Richard von Steinberg'in ise, evrimi sorguladığı ve evrim karşıtı yazarların
açıklamalarına yer verdiği için National History Museum'daki (Doğa Tarihi
Müzesi) işine son verilmiştir. Steinberg'in konuyla ilgili açıklamaları
şöyledir:
(Yaratılış
konusu gündeme geldiğinde) insanlar öfkeleniyordu. Öyle ki, onların fiziksel
olarak tepki verdiğini görebiliyordunuz. Bölüm şefinin bu konuyu ifade etme
şekli ise (Yaratılışın daha inandırıcı olduğunu söylediğim için), benim
entelektüel bir terorist olduğum yönündeydi.146
Beyin
cerrahı Michael Egnor ise, insanların, doktorluk mesleğini yapabilmeleri için
evrim teorisini öğrenmeye ihtiyaçları olmadığına dair açıklamada bulunmasının
ardından karşılaştığı tepkiyi şu şekilde açıklamaktadır:
Pek
çok blogdan pek çok kişi bana ağıza alınamayacak isimler taktılar. Pek hoş
olmayan oldukça fazla yorum aldım. Çalıştığım üniversiteden ve başka yerlerden
insanlar beni aradılar ve bana emekli olmamı tavsiye ettiler. Darwinist teoriyi
eleştirdiğimde farkına vardığım ve beni gerçekten şaşırtan şey, bu konudaki
gaddarlık, saldırganlık ve adilik idi.147
Aynı
şekilde profesör Robert Marks da, Darwinizm'i sorguladığı için Baylor
Üniversitesi'ndeki araştırma sitesi kapatılmış ve kendisine araştırmaları için
verilmiş olan fon geri istenmiştir.
Söz
konusu belgeselde, isminin açıklanmasını isteyen veya istemeyen pek çok
anti-Darwinist bilim adamının bizzat yaşadıkları olaylara yer verilmiş ve bu
kişiler, Darwinizm'i reddetmelerinden dolayı akademik kariyerlerinin tamamen
yok edildiğini kendi sözleri ile anlatmışlardır.
Gazeteci
Larry Witham ise Darwinizm'in özünü ve Darwinist diktatörlüğün yöntemlerini şu
sözlerle özetlemektedir:
Eğer
yüksek notlar almak istiyorsanız, yüksek mevkilere seçilmek istiyorsanız ve
eğer halka yönelik bilimsel eğitim sisteminin destekçisi olarak çeşitli ödüller
almak istiyorsanız, (evrim) modelini sorgulayamazsınız.
Düzinelerce,
düzinelerce bilim adamı ile röportaj yaptım. Kendi aralarında iken veya
güvendikleri bir gazeteci ile konuştuklarında, "bu indirgenemez
komplekslikte" veya "moleküler biyoloji kriz içinde" gibi
ifadelerde bulunuyorlar, ama bunu toplum içinde açıkça dile getiremiyorlar.148
Gazeteci
Pamela Winnick ise, yaratılış konusunda yazdığı bir yazıdan sonra gazeteci
olarak işine son verildiğini belirtiyor ve şunları söylüyordu:
Eğer
bu konuya (yaratılış), herhangi bir şekilde biraz bile güven gösterirseniz, ki
bunun için sadece bu konuda bir şeyler yazmanız bile yeterlidir, o zaman bir
gazeteci olarak tamamen bitersiniz.149
Filozof
Stephen Meyer, DNA'daki bilginin tesadüfle açıklanmasının mümkün olmadığını,
bunun ancak üstün bir aklın eseri olduğunu açıklayan fikrini kanıtlarıyla
birlikte biyoloji dergisinde yayınladığında, Darwinistler derginin editörünün
kariyerini mahvetmek istemişlerdir.150 ACLU (American Civil
Liberties Union - Amerikan Kişisel Özgürlükler Birliği), Georgia eyaletinde
bulunan Cobb şehrindeki okullara, ders kitaplarının üzerindeki "açık
zihinle, dikkatli inceleyerek ve eleştirisel şekilde değerlendirerek"
evrim üzerinde çalışmaları konusunda uyaran etiketlerden dolayı dava açmıştır.
California Lebec'de Americans United for Separation of Church and State (Kilise
ile Eyaletin ayrılması için Birleşen Amerikalılar) kurumunu temsil eden aileler
okulları, evrim ve yaratılış konusunda seçicilik uygulamasını yalnızca
önermesinden dolayı dava etmiştir. Pennsylvania Dover'de ACLU ve Americans
United for Separation of Church and State tarafından desteklenen küçük bir
grup, dokuzuncu sınıf biyoloji sınıflarında yaratılış gerçeğinin tartışılmasını
engellemek için dava açmıştır. Hakim, bu aileler lehinde karar vermiş ve okula
davacının kanuni hakkı olan bir miktar parayı ödeme zorunluluğu getirilmiştir.
Bu miktar muhtemelen bir milyon doları geçmektedir.151
Yazar
Ann Coulter, bu olayları şu şekilde değerlendirir:
Dover
olayından sonra ACLU davaları ile iflas etme riskine girmek istemeyen hiçbir
okul yaratılış kelimesini ağzına bile almaya cesaret edemedi. Darwinistler
tapınaklarının, yani devlet okullarının, seküler kutsallığını muhafaza
etmişlerdi. Bilimde, iknada ve kanıtta kazanamamışlardı. Liberallerin her zaman
kazandıkları yöntemle kazanmışlardı: Onlara her istediklerini gümüş bir tepside
getiren bir mahkeme bularak.
Bu
bilim değildir.152
Darwinistlerin
kullandığı bu baskıcı yöntemler, bir kısım insanlar için son derece caydırıcı
metodlardır. Bir milyon dolar kadar para cezasıyla karşılaşan bir okul büyük
bir baskı ile yüz yüze olduğundan, sindirilmiş durumdadır. Bunu göze alan
eğitmen, işinden olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bu sistem, William A.
Dembski'nin belirttiği gibi bir diktatörlük rejimine benzemektedir. Hiç kimse,
diktatörün aleyhinde ağzını bile açamamaktadır.
Evrimci
fizik profesörü H. S. Lipson bir bilim adamı olarak, bilimin yaratılışı
gösterdiğini söylemekte, ancak bu gerçeği kabul etmenin Darwinist diktanın
baskısı nedeniyle ne kadar zor olduğunu şu sözlerle açıklamaktadır:
Eğer
canlı bir madde, atomların karşılıklı etkileşimleri, doğa olayları, radyasyon
etkisiyle oluşmadıysa, o halde nasıl meydana gelmiştir? ... Sanırım bizler, ...
tek makul açıklamanın yaratılış olduğunu itiraf etmeliyiz. Bunun fizikçilerin aforoz edilmesi anlamına geldiğini biliyorum, bu
benim için de aynı şekilde geçerlidir, ama eğer deneysel kanıtlar bunu
destekliyorsa, hoşumuza gitmeyen bir bilgiyi reddedemeyiz.153
Lipson'un
sözlerinde ifade ettiği Darwinist afarozla pek çok bilim adamı, akademisyen ve
eğitmen sık sık karşı karşıya kalmaktadır. Örneğin, 1999 yılında Detroit'de bir
yüksek okulun müdürü kütüphaneye Darwinizm'i eleştiren bazı kitapları koymak
istediğinde NCSE (National Center for Science - Ulusal Bilim Eğitimi Merkezi)
buna, her türlü yıldırma yöntemini kullanarak, şiddetle karşı çıkmıştır.154
Jonathan
Wells, bu yıldırma politikasını şu sözlerle ifade eder:
NCSE
okul idarelerine, "evrimin bilimsel açıdan tartışmalı olmadığını,
dolayısıyla ona karşı ileri sürülen savların bilim müfredatına bilimsel olmayan
dini görüşleri sokma çabasının ürünü olduğunu" söylemektedir. Amerika
mahkemeleri halk okullarında din eğitimi vermenin makul olmadığını ilan ettiği
için, bu, okul idaresinin yasadışı bir şey yapmayı tasarladığını savunan bir
uyarı anlamına gelmektedir. Eğer uyarıya uyulmazsa, NCSE, ACLU'ya başvurur,
destek almak için. ACLU da okul idaresine bir yazı göndererek pahalı bir dava
tehdidiyle ona gözdağı verir. Ülkedeki her okul idaresi parasal açıdan durumu
idare etmeye çalıştığı için, NCSE ve ACLU'nun verdiği bu gözdağı, Darwinci
evrimin devlet okullarında eleştirilmesinin önüne geçilmesinde oldukça işe
yaramıştır.155
Okullarda
yaratılış eğitiminin verilmemesi konusunda müthiş bir mücadele içinde olan
Amerika'nın Kansas eyaletinde, evrimci biyoloji eğitiminin kaldırılmasına
yönelik çalışmaların ardından Kansas eğitim sistemi oldukça geniş çaplı bir
baskı ve dayatma ile karşılaşmıştır. The National Research Council'in (Ulusal
Araştırma Konseyi) başkanı Herbert Lin, Science
dergisine gönderdiği bir yazıda, Amerikan kolej ve üniversitelerinin, Kansas'da
öğretilen tüm yüksek okul biyoloji derslerinin akademik sayılmayacağına dair
bir beyanda bulunmaları gerektiğini bildirmiştir. Ertesi ay, Scientific American dergisinin editörü
John Rennie ise, üniversite kabul komitelerinin Kansas okullarındaki idareye
"Kansas eyaletinden kendilerine ileride başvuracak öğrencilerin
özelliklerini çok dikkatli bir şekilde inceleyeceklerini" bildirmesini ve
"Kansas'daki ailelere de bu kötü kararın çocuklarının geleceği için kötü
sonuçlar taşıdığını bildiren açık bir yazı" göndermesini istemiştir.156
Bu gözdağının anlamı açıktır. Evrim teorisine karşı çıkmak suçtur ve bu suçu
işleyenler hemen infaz edilmelidirler.
Yakın
zaman önce gündeme gelen bir davada ise, Woods Hole Oceanographic Institution
kurumundan Nathaniel Abraham isimli bir araştırmacı, evrim teorisini
reddettiğini belirtmesi üzerine işine son verildiğini açıklamıştır. 2004
yılında Abraham'a, Woods Hole yetkilisi bir bilim adamı tarafından yazılan
mektupta, "çalıştığı kurum bilim adamlarının analizlerinde ve yazılarında
evrim prensiplerini kullanmasını açıkça şart koşmasına rağmen, Abraham'ın
National Institutes of Health'in (Ulusal Sağlık Enstitüleri) 'evrim taraflı'
çalışma şeklini benimsemediğini belirttiği" için işten çıkarıldığı
belirtilmiştir.157 Yani bir bilim adamı, evrim
teorisine karşı çıktığı için resmi olarak aforoz edilmiştir. Konunun 2007
yılında Nathaniel Abraham'ın açtığı bir dava sonucunda gündeme gelmesi kuşkusuz
artık insanların Darwinizm diktatörlüğüne başkaldırma cesareti bulmalarından
kaynaklanmaktadır.
Berkeley
Üniversitesi'nden hukuk profesörü Phillip E. Johnson 1981 yılında İngiliz Doğa
Tarihi Müzesi kapısına asılan tabelalarla ilgili Darwinist bağnazlığı şu
sözlerle anlatır:
Kapının
girişindeki levhada şunlar yazılıydı: "Neden bu kadar çok farklı canlı
olduğunu hiç merak ettiniz mi? Bir görüşe göre bugün gördüğümüz bütün canlı
varlıklar, aşamalı değişimlerle uzak bir atadan gelmişlerdir. Evrim nasıl
meydana gelmiştir? Türler nasıl birbirlerinden değişmişlerdir? Bu salondaki
sergi bunun muhtemel bir açıklamasına göz atmaktadır - Charles Darwin'in
açıklamasına."
Yandaki
tabelada ise şunlar yazıyordu: "Diğer görüş ise tüm canlı varlıkları
mükemmel ve değişmez şekilde Allah'ın yarattığı görüşüdür." İlişikteki
broşürde ise şu itiraf yer almaktaydı: "Doğal seleksiyonla evrim kavramı,
kelimenin tam anlamıyla bilimsel değildir."
Bilim
komitesinin buna verdiği cevap rezaletti. Nature
dergisindeki bir baş makalede şu soru yer alıyordu: "Darwinizm'in en yakın
kalesi olan bu müzenin müdürleri cesaretlerini mi yitirdiler, hatta yoksa
akıllarını mı? ... Kimse buna karşı çıkmaz, bilimin halka sunulmasında, uygun
olduğunda, tartışma konularının şüpheli olduğunu söylemek uygundur. Peki ama
evrim teorisi ciddi biyologlar arasında hala bir şüphe mi? Eğer değilse, o
zaman genel anlamda bir kafa karıştırmanın dışında, bu şüpheli sözler neye
hizmet ediyor?"
...
Bu baskının sonucunda müze teslim oldu ve bu (sözde) "saldırgan"
ifadeleri kaldırmak zorunda kaldı.158
İşte
Darwinist diktatörlüğün yöntemi budur. Evrime karşı sarfedilen sözler,
"saldırgan" ifadeler olarak lanse edilir ve Darwinist bilim
adamlarının tepkisiyle, dünyaca tanınmış bilimsel dergilerin baskısıyla gereken
önlem hemen aldırılır. Darwinist diktatörlüğün baskısıyla tüm anti-Darwinist
izahlar alelacele susturulur.
Bu
despot tutum elbette tek bir amaca hizmet etmektedir. Evrim teorisinin
kanıtlanmış bir teori gibi gösterilmesi ve bu şekilde tüm dünyaya yayılması
Darwinistler için bir zorunluluktur. Onlar, yaratılış gerçeğini kendilerince
insanlardan uzak tutarak, tüm varlıkları Allah'ın yarattığı gerçeğini gündeme
getirmeyip, yalnızca evrim telkinini vererek bunu sağlayabileceklerini
zannetmektedirler. Fakat Darwinistlerin düşünemedikleri bir gerçek vardır.
Canlıların yaratıldığını anlayabilmek ve görebilmek için insanlara eğitim
verilmesine ihtiyaç yoktur. Aklını biraz kullanan her insan, canlı varlıklar
üzerinde bir olağanüstülüğün, bir mükkemmelliğin, aklın, bilincin, sanatın,
ihtişamın var olduğunu rahatlıkla görebilir. Ve tüm bunların şuursuz, akılsız,
bilinçsiz; düşünme, akletme, muhakeme etme, doğruyla yanlışı ayırt edebilme
özelliğinden yoksun kör tesadüflerin sonucunda meydana gelemeyeceği sonucuna
rahatlıkla varacaktır. Yalnızca birkaç saniye samimi olarak düşünen bir insan
için bile bunu anlamak hiç de zor değildir. Allah aklını kullanan insanlar için
yarattığı mucizelerin apaçık olduğunu ayetlerinde haber vermiştir:
Şüphesiz,
mü'minler için göklerde ve yerde ayetler vardır.
Sizin
yaratılışınızda ve türetip-yaydığı canlılarda kesin bilgiyle inanan bir kavim
için ayetler vardır.
Gece
ile gündüzün ard arda gelişinde (veya aykırılığında), Allah'ın gökten rızık
indirip ölümünden sonra yeryüzünü diriltmesinde ve rüzgarları (belli bir düzen
içinde) yönetmesinde aklını kullanan bir kavim için ayetler vardır. (Casiye
Suresi, 3-5)
Darwinistler
aldıkları tedbirlerin boşuna olduğunu görmeye başlamışlardır aslında. Geçmişte
baskıcı yöntemlerle, sahte delillerle oluşturulan telkin, bugün bilinçlenen
insanlar üzerinde etkili olmayacaktır.
Jonathan
Wells, artık gittikçe artan sayıda bilim adamının Darwinizm'den kuşku duymaya
başladıklarını ve seslerini duyurmak için hareketlendiklerini şu sözlerle
belirtmektedir:
Gerçek
şu ki, şaşırtıcı sayıda biyolog, Darwinizm'in büyük bazı savlarından sessizce
kuşku duymakta veya onları reddetmektedir. Ancak -en azından Amerika'da- onlar
ağızlarını kapalı tutmak zorundalar aksi halde, kınamaya, marjinalleşmeye ve
sonunda bilimsel camiadan ihraç edilmeye maruz kalırlar. Bu çok sık olmasa da,
böyle bir riskin bulunduğunu herkese hatırlatacak orandadır. Umarım,
Darwinistlerin karşıt görüşlere uyguladıkları sansürün etkisiyle gözleri açılan
biyologlardan oluşan ve sayıları giderek artan bir yeraltı camiası oluşur.
İzole edilmiş muhalifler, kaç tane meslektaşının da aynı şekilde düşündüğünü
fark etmeye başladığında, onların sayıları giderek artacak ve sesleri daha gür
çıkmaya başlayacaktır.159
7. Darwinistler Bilimi Kullanır, Bilimsel
Gösteri Yaparlar
Bilim,
Darwinizm'in kullandığı en büyük kılıftır. Darwinizm "bilim" adı
altında ortaya çıkmıştır. Darwinistler de, "bilim adamlarıyız" diye
ortaya çıkmışlardır. Darwinizm'e karşı gösterilen her türlü tepki, sözde
"bilimle mücadele" olarak lanse edilmiştir. Evrim teorisi hakkında
her türlü şüphe; bir nevi "gericilik veya bilim düşmanlığı" olarak
gösterilmiştir. Darwinistlerin her türlü sahte delili, bilimsel bir bulguymuş
gibi insanlara tanıtılmıştır. Bir başka deyişle Darwinizm 150 yıldır bilimi
kullanmıştır.
Peki
Darwinizm bilim midir?
Darwinizm
bir aldatmacadır. Bilimsellikle hiçbir ilgisi yoktur. Darwinizm, insanları bir
yalana alıştırmak ve ona inandırmak için geliştirilmiş sahte bir çabadır.
Bilim, Darwinizm'in sığınağıdır. Darwinizm, bilimi kullanarak dokunulmazlık
elde eder. Sahtekarlıkları bilim diye savunur. Sahte deliller öne süren, çocuk
masalları anlatan Darwinistleri bilim adamı olarak tanıtır. Darwinizm'in bir
aldatmaca olduğunu fark eden ve buna karşı mücadele yürüten kişileri de bilime
ihanet etmekle suçlar. Darwinizm'in en büyük silahı bilimdir. Şimdiye kadar da
insanları, bilim maskesinin altına gizlenerek aldatmıştır. Bilimi kullanarak
yapılan bu aldatmaca hala devam etmektedir. Darwinist bilim dergilerinin,
Darwinist belgesel kanallarının, Darwinist bilim adamlarının bunu kullanmasının
nedeni budur.
İngiliz
paleontolog evrimci Derek V. Ager bu konuyla ilgili olarak şunları
söylemektedir:
Hepimiz
biliyoruz ki birçok evrimci girişim, belirli paleontologlar tarafından yapılan
beyin fırtınalarından ibarettir. Kütüphanedeki bir taksonomist (canlıların
biyolojik sınıflandırması bilimiyle ilgilenin kişi), milyonlarca yıllık genetik
mutasyondan fazlasını yapabilir.160
Evrimcilerin iddia ettiği şekilde bir ilkel atmosfer hiç yaşanmamıştır.
Bu
ifade son derece doğrudur. Okul kitaplarında, gazetelerde, dergilerde,
televizyonlarda anlatılan sözde ilkel dünya, mutasyonlarla ve doğal
seleksiyonla oluşan canlı türleri, hayali ortak ata, sözde gelişimini
tamamlamamış garip canlılar gibi evrim hikayeleri, sadece Darwinist bilim
adamlarının kendi hayal güçlerinde var olan olaylardır. Doğal seleksiyon
yoluyla yıllardır varsaydıkları hiçbir sonuca ulaşamamışlardır. Derek V.
Ager'in de söylediği gibi genetik mutasyonlar da onlara bu sonucu vermemiştir.
Ama bu bilimsel gerçekleri reddedip aynı sahte iddiaları savunmaya devam etmek,
Darwinizm aldatmacasının dünyaya yayılma ihtimalini güçlendirmektedir
kendilerine göre. İşte bu nedenle Darwinistler bilimsel kelimeleri Darwinist
aldatmacaya bilimsel görünüm katmak için kullanırlar. Ortada sonuçlanmış ve
evrim lehine sonuç vermiş bilimsel bir deney veya bilimsel bir kanıt yoktur.
Yalnızca sıkça kullanılan bilimsel kelimeler ve formüller vardır. Darwinist
herhangi bir yazarın kitabında bu ilginç terimlere veya ilginç kimyasal
formüllere sıklıkla rastlamak mümkündür. Konu hakkında bilgisiz olan bir kişi
bu kitaba baktığında, gerçekten de bir bilim adamının ilmi içerikli bir
kitabını okuduğunu zannedebilir. Oysa görünüm aldatıcıdır. Bu kitapta anlatılan
tek şey, canlı varlıkların kör tesadüfler sonucunda oluştukları ve bugünkü
hallerine kör tesadüfler sonucunda geldikleri masalıdır. Darwinist yazarın
bunun üzerine anlatacak yeni bir şeyi, verecek bilimsel bir kanıtı yoktur.
Kimyasal terimler ve kimyasal formüller, Darwinizm aldatmacasını yalnızca
tamamlamak, kendilerince gerçekçi gösterebilmek içindir.
Bu, Allah'ın yaratmasıdır.
Şu halde, O'nun dışında olanların yarattıklarını Bana gösterin.
Hayır, zulmedenler, açıkça bir sapıklık içindedirler.
(Lokman Suresi, 11)
Haeckel'in embriyolarına ilişkin gerçekle kıyaslanınca, pulkanatlı güvelerin (sanayi kelebekleri) kusurlu olduğu ancak yakın zamanda anlaşılmıştır, dolayısıyla belki de ders kitabı yazarları onu kullanmayı sürdürmekten dolayı kınanmayabilirler. Yine de pulkanatlı güveler üzerinde çalışan her biyolog, güvelerin ağaç gövdelerine konmadığını, ders kitabı resimlerinin tezgahlanmış olduğunu on yıldan fazla süredir bilmektedir. Eğer bilim kendini düzeltiyorsa, niçin uzmanlar ders kitaplarından uydurma fotoğrafları çıkarmaya yönelik bir girişimi başlatmıyorlar? 168
Darwinistlerin
bilimi kullanma yöntemlerine bir örnek, evrimci paleontolog S. M. Stanley'in şu
sözleridir:
Evrim
küçük, yerel popülasyonlarda hızla gerçekleşir; bu nedenle fosil kayıtlarında
evrimi göremeyiz.161
İşte
bu sözler bir aldatmacadır. Yerel popülasyonlarda gerçekleşen bir evrimden
bahsedilmektedir, fakat bir kanıt yoktur. Hatta kanıtın bulunamayacağı itiraf
edilmiş, ama bu bile bilimsel gösterilmeye çalışılmıştır. İşin doğrusu şudur:
Fosil kayıtlarında evrim görülmemektedir, çünkü evrim hiçbir zaman
yaşanmamıştır.
National
Center of Science Education - NCSE (Ulusal Bilim Eğitim Merkezi'nin) yöneticisi
Eugene C. Scott ise, bu konuyla ilgili olarak şu açıklamayı yapmıştır:
Birçok
lise ders kitabı (hatta ne yazık ki bazı kolejler) teorileri test edilmiş
hipotezler olarak açıklarlar, sanki hipotezler onaylanmış teorilermiş gibi; ve
gerçek anlamda çok iyi bir teori onlar için kanunlaşmış gibidir. Ne yazık ki,
bilim adamları bu terimleri bu şekilde kullanmazlar, çoğu kişi bilim adamı
değildir ve bilim adamları da bu kelimelerin anlamını öğrencilere ve halka iyi
açıklayamamıştır.162
Bu
şartlar altında yalnızca kendisine gösterilen ve anlatılanlarla muhattap olan
bir insanın, eğer düşünüp önyargısız değerlendirme gücü yoksa, Darwinizm'in
geçerli olduğuna kolaylıkla kanaat getirebilir. Çünkü Darwinizm, telkin yöntemi
ile söz konusu okuyucunun beklentisine bir nevi karşılık vermiştir. Canlılığı
kendince basit bir şekilde açıklamış ve buna "bilimseldir" demiştir.
"Sorgulanmasına gerek yok, zaten doğru ve kanıtlanmıştır" demiştir.
"Bilim adamları bunu destekliyor" demiştir. "Bilimin canlılık
hakkında tek açıklaması budur, bunun dışındaki açıklamalar bilimsel
değildir" demiştir. "Bunu bütün dünya kabul ediyor" demiştir. Ve
bu yalanlarla tarihin en büyük aldatmacalarından birini inşa etmiştir.
Darwinizm'i hiç bilmeyen, onun nasıl bir aldatmaca olduğuna dair en ufak fikri
olmayan ve yalnızca bu izahlarla muhattap olan bir kişi için de bu yüzeysel
açıklamalar onu ikna etmeye yeterlidir.
Oysa
bu kişi aldığı telkinin her safhasında kandırılmaktadır. Zaten Darwinizm'i
kesin olarak çürüten ve yaratılış gerçeğinin kanıtı olan 500 milyondan fazla
fosil Darwinistler tarafından itina ile saklanmış; canlılığın yapı taşı olan
proteinlerin tek bir tanesinin dahi tesadüfen oluşmasının matematiksel olarak
imkansız olduğu insanlardan gizlenmiştir. Bu nedenle söz konusu kandırmacanın
sınırlarını anlaması da mümkün olmamıştır. Aldatılan bu kişinin bilmediği şey
şudur: Darwinizm bilimsel değildir, bilim değildir. Darwinizm sorgulanmıştır ve
doğru olmadığı, bilimsel kanıtlarla desteklenmediği açıkça görülmüş, ispat
edilmiştir. Darwinizm'i destekleyen bilim adamları, bunu batıl bir din, bir
ideoloji olarak gören bağnaz ve dogmatik kişilerdir. Bilimin canlılık
hakkındaki tek açıklaması yaratılış gerçeğidir. Tüm bilimsel bulgular
canlıların mükemmel halleri ile bir anda yaratıldıklarını göstermektedir.
Darwinizm'in bütün dünya tarafından kabul ediliyor görünmesinin altında yatan
sebep de yine bu sahte telkin metodları, bu aldatıcı propaganda yöntemleridir.
Dolayısıyla okuyucunun ikna olduğu konular yalnızca bir göz boyamaya
dayanmaktadır. Kimi zaman bilim adamları bile bu aldatmacaya kanıp gaflete
düşebilmektedirler. İngiliz paleontolog evrimci Colin Patterson'un bu konuyla
ilgili itirafı dikkat çekicidir:
Daha
sonra uyandım ve bütün hayatım boyunca Darwinizm'i bir şekilde kanıtlanmış bir
gerçek zannederek aldatıldığımı fark ettim.
Sistematik
içinde ortak ata hipotezlerinin etkisinin yalnızca sıkıcı olduğunu ve bilgi
eksikliğinden kaynaklandığını değil, aynı zamanda bunun kesin olarak bilim
karşıtlığı olduğunu düşünüyorum.163
Bu
konudaki bilinçlenmenin bir başka örneğini ise belgesel film yapımcısı Brian
Leith vermektedir:
Son
on yıl yeni bir biyolog topluluğu gelişti. Bunlar bilimsel anlamda saygıdeğer
sayılıyorlar, ama Darwinizm hakkında derin şüpheleri var.164
Amerikalı
ekonomist Jeremy Rifkin'in "Evrim teorisi bizim eğitim sistemimizin en
önemli yerine yerleştirilmiş durumdadır ve bunu gereksiz suistimallerden
korumak için etrafına süslü duvarlar yükseltilmiştir."165
sözünü haklı çıkaracak bir başka önemli kanıt ise, Darwinist bilim adamlarının,
sahtekarlıkları görmezden gelmeyi yine bilim adına yapmaları ve gerçekler
deşifre olsa bile bundan çekinip gocunmamalarıdır. Amaç, mutlaka ve mutlaka bir
şekilde insanları aldatabilmek olduğu için dünyanın en ünlü bilim adamları, hiç
çekinmeksizin, göz göre göre bu aldatamacayı korumaktadırlar. Jonathan Wells bu
duruma şöyle bir örnek verir:
Haeckel'in
sahte embriyo çizimlerinden yıllarca haberdar olan bilim tarihçisi Jay Gould'a
ne demeli? Tüm bu süre boyunca Gould'un sınıflarından geçen öğrenciler,
Haeckel'in embriyolarını evrimin ispatı olarak gösteren ders kitaplarından
biyolojiyi öğrendiler. Buna rağmen, başka bir biyoloğun 1999'da duruma itiraz
etmesine kadar, Gould hiçbir düzeltme yapmadı. Ondan sonra bile Gould ders
kitabı yazarlarını hatadan sorumlu tuttu ve itiraz niteliğindeki fısıltıyı
yayan yaratılışçıyı (bir Leigh Üniversitesi kimyacısı) görevden aldı. Burada en
büyük sorumluluk kime aittir - sahte çizimleri düşüncesizce tekrar tekrar
kullanan ders kitabı yazarlarına mı, onlardan şikayet eden insanlara mı, yoksa
çalışma arkadaşlarının, kendisinin "akademik cinayet" diye
adlandırdığı olguya farkında olmadan ortak olurken, kendinden emin bir şekilde
kenardan durumu seyreden, dünya çapında meşhur bir uzmana mı?
Haeckel'in
embriyolarına ilişkin gerçekle kıyaslanınca, pulkanatlı güvelerin (sanayi
kelebekleri) kusurlu olduğu ancak yakın zamanda anlaşılmıştır, dolayısıyla
belki de ders kitabı yazarları onu kullanmayı sürdürmekten dolayı
kınanmayabilirler. Yine de pulkanatlı güveler üzerinde çalışan her biyolog,
güvelerin ağaç gövdelerine konmadığını, ders kitabı resimlerinin tezgahlanmış olduğunu on yıldan fazla
süredir bilmektedir. Eğer bilim kendini düzeltiyorsa, niçin uzmanlar ders
kitaplarından uydurma fotoğrafları çıkarmaya yönelik bir girişimi
başlatmıyorlar?166
Darwinistlerin
bilimi kullanmaları, üstelik de bu amaç için adeta bilimin koruyuculuğunu,
muhafızlığını üstlenme görünümü almaları kuşkusuz başlıbaşına büyük bir
sahtekarlıktır. Aslında Darwinizm, iddiasının tam aksine bilime karşı hareket
etmektedir. Bilimsel delilleri örtbas etmeye çalışmaktadır. Laboratuvarlarda
gerçekleştirilen deneylerin ortaya çıkardığı sonuçlara muhalif iddiaları
savunmaktadır. Elde edilen fosil kayıtları ara formların hiç var olmadığını
ispatlarken, canlıların arkalarında sayısız ara form bırakarak birbirlerinden
evrimleştiği yalanını ileri sürmektedir. Bilim sahtekarlığı Darwinizm ile
birlikte ortaya çıkmış olan bir kavramdır. Darwinistler, bilimsel müzeleri,
bilimsel yayınları kullanarak bu sahtekarlıkları bile bile, hiç çekinmeden
insanlara sunarlar. Bilimsel kitapları ve dergileri kullanır, hiçbir zaman
gerçekleşmemiş bir evrim tarihi masalını bu yayınlarda anlatırlar. Hiçbir zaman
var olmamış garip bir canlının resmini çizer, bunu "tarihi
geçmişimiz" olarak göstermeye çalışırlar. Bilim karşıtı bu din,
bilimsellik kisvesi altında en büyük yalanlarından birini söylemektedir.
Böylesine
büyük bir yalanın destekçisi olmalarının sebebi kuşkusuz ki Darwinistlerin
deccaliyete olan körü körüne bağlılıklarıdır. Deccali sistem, insanları yalana
yönelten sapkın bir sistemdir.
DİPNOTLAR
141. Wolfgang Smith, Teilhardism and the New Religion, A Thorough Analysis of the Teachings of Pierre Teilhard de Chardin, Rockford IL, Tan Books and Publishers, Inc. 1988, s. - 8 Nicholas Comninellis, Creative Defense, Evidence Against Evolution, Master Books, 2001, s. 221
142. Jonathan Welss, The Politically Incorrect: Guide to Darwinism and Intelligent Design, Regnery Publishing Inc., Washington, 2006, s. 182
143. Ben Stein, Expelled "No Intelligence Allowed", 2008
144. Jonathan Welss, The Politically Incorrect Guide to Darwinism and Intelligent Design, Regnery Publishing Inc., Washington, 2006, sf.192
145. Ben Stein, Expelled "No Intelligence Allowed", 2008
146. Ben Stein, Expelled "No Intelligence Allowed", 2008
147. Ben Stein, Expelled "No Intelligence Allowed", 2008
148. Ben Stein, Expelled "No Intelligence Allowed", 2008
149. Ben Stein, Expelled "No Intelligence Allowed", 2008
150. Jonathan Welss, The Politically Incorrect Guide to Darwinism and Intelligent Design, Regnery Publishing Inc., Washington, 2006, sf.95
151. Ann Coulter, Godless The Church of Liberalism, Crown Forum Publishing, 2006, s. 200
152. Ann Coulter, Godless The Church of Liberalism, Crown Forum Publishing, 2006, s. 200
153. H. S. Lipson, "A Physicist Looks at Evolution", Physics Bulletin, vol. 31, 1980, s. 138 - Nicholas Comninellis, Creative Defense, Evidence Against Evolution, Master Books, 2001, s. 201
154. Jonathan Wells, Evrimin İkonları, Gelenek yayınları, Ocak 2003, s. 218
155. Jonathan Wells, Evrimin İkonları, Gelenek yayınları, Ocak 2003, s. 218
156. Jonathan Wells, Evrimin İkonları, Gelenek yayınları, Ocak 2003, s. 220
157. http://www.boston.com/news/local/articles/2007/12/07/biologist_fired_for_beliefs_suit_says/?page=2
158. http://butler-harris.org/archives/21
159. Jonathan Wells, Evrimin İkonları, Gelenek yayınları, Ocak 2003, s. 220
160. Nicholas Comninellis, Creative Defense, Evidence Against Evolution, Master Books, 2001, s. 158
161. Henry M. Morris, The Long War Against God, Master Books, 2000, s. 27
162. Eugenie C. Scott, Evolution vs. Creationism, University of California Press, London, 2005, s. 14
163. Colin Patterson, "Evolution and Creationism", Speech at the Museum of Natural History, New York, Kasım 1981, s. 2 - Nicholas Comninellis, Creative Defense, Evidence Against Evolution, Master Books, 2001, s. 224
164. Brian Leith, The Descent of Darwin: A Handbook of Doubts about Darwinism, Collins, 1982, s. 11 - Nicholas Comninellis, Creative Defense, Evidence Against Evolution, Master Books, 2001, s. 229
165. Jeremy Rifkin, Algeny, New York, Viking Press, 1983, s. 112 - Nicholas Comninellis, Creative Defense, Evidence Against Evolution, Master Books, 2001, s. 224
166. Jonathan Wells, Evrimin İkonları, Gelenek yayınları, Ocak 2003, s. 213-214
Yorumlar
Yorum Gönder